2 Ocak 2013 Çarşamba

Tiyatro Keyfi


 
Tiyatroyu hep çok sevmişimdir.

Tiyatroyu çocukluğumda sevmemi sağlayan kişi de Cemal dayımdır.
 
Hani evlilik sorumlulukları ve çocukları olmadığı yıllarda yeğen sevmek pek keyiflidir ya. İşte benim daha çok küçük olduğum zamanlar beni götürdüğü oyunları hatırlarım hep. Beni çok mutlu eden bir olay olduğu için aynısını ben de yeğenlerime yapmaya çalıştım. Umarım ileride onlar da hatırlarJ

Şimdi ise eşim sinema sevdalısı olmasına rağmen son iki senedir benim zorumla gittiğimiz birkaç oyunun da maalesef çok kötü çıkması sonucunda uzun süre tiyatroya gitmemek konusunda anlaştıkL
 
Ama benim tiyatro izleme sevdamdan vazgeçmem pek mümkün olmadı. Yeni yılda yeni alışkanlıklar kazanmak gerekir diyerek araştırmaya başladım. Şehir Tiyatrolarının bize en yakın olan salonunda çarşamba gündüz saatlerinde oyunlar olduğunu öğrendiğimde pek sevindim. Malum işten ayrılalı bir yıl olmasına rağmen ben ev hanımı moduna geçemedim. Günler düzenleyip ev oturmaları da yapamadığıma göre yapmaktan zevk aldığım şeylerin üstüne gitmek gerekiyor. Tiyatro izlemek de bunların içinde olduğuna göre artık her Çarşamba tiyatro günüdürJ

Yeni yılın ilk iş günü olan bugün Kadıköy Haldun Taner Sahnesindeki oyuna sadece birkaç bilet kaldığını öğrendiğimde çok şaşırdım. Gündüz vakti tiyatro izlemeye birkaç üniversite öğrencisinden başka kim gidecekti ki?

Biletimi alıp salona geçtiğimde ise önce çok şaşırdım sonra çok sevindim. Salon tamamen doluydu ve birkaç genç vardı sadece. Diğerlerinin tamamı orta yaşın üstünde bay ve bayanlardı ve hepsi pek şıktı. Bazıları bastonlarıyla gelmişlerdi, bazıları ise yanlarında gelenlerin yardımıyla ancak yürüyebiliyordu ama tiyatrodan vazgeçmemişlerdi.

Bugün izlediğim oyunun adı ‘Türkiye Kayası’.

Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan dört kişilik bir ailenin başından geçen olayları anlatıyor. Yaşanmış bir olaydan esinlenilerek yazılan oyun 120 dakika sürdü.

Tüm anılarını yükledikleri arabayı sınırdan geçirip Türkiye’ye sokamadıkları için geceyi serbest bölgede geçirmek zorunda kalan ailenin hikayesi anlatılıyor oyunda.

Bulgaristan’da her zaman ikinci sınıf vatandaş olduklarını hissetmiş olan aile, Anavatanımız dedikleri Türkiye’ye girmeye çalışıyorlar. 15 Yıl çalıştıktan sonra aldıkları arabalarının vergilerini ödeyemedikleri için Türkiye’ye giremediklerinde gümrük memuruna ‘bu kanun da nerden çıktı’ diye soruyorlar.
Memurun verdiği cevap ise çok içler acısı fakat çok gerçekçiydi. ‘Böyle devamlı değiştiriyorlar ve zora sokuyorlar ki; Millet, Ülkede Kanun Var! desin.’

Göçmenlerin yaşadığı her iki tarafa da ait olamama durumu ile birlikte; anne ve babaların kendi doğruları ile çocuklarını anlamaya çalışmadan kendi kurallarını koymaları ile ilgili mesajlar da var oyunda.
Ailenin asi kızının ‘Siz hiç beni anlamaya çalışmadınız’ demesi üzerine annenin ‘Ne yapalım kızım biz böyleyiz. Bizim istediğimizi yapmazsan bizi ölmüş bil’ demesi; Bazı ailelerin çocuk yetiştirmek konusundaki bakış açısını da anlatıyor sanki.

Ayrıca anne rolündeki Hikmet Körmükçü’ye olan hayranlığım bu oyundan sonra bir kat daha arttı. Tam bir ana ve eş olmuştu.

Pek keyif aldım bugün. Demek ki her Çarşamba tiyatro izlemeye devamJ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder