Geçen akşam televizyonda izlediğim bir programda Zülfü
Livaneli kendi hayatını anlatıyordu. Şarkıları, kitapları veya siyasi
görüşlerinden daha çok ilgimi çeken şey kitap okuma alışkanlığını nasıl edindiği oldu.
Zülfü Livaneli ilkokula giderken, babası onun adına 5 ayrı çocuk dergisine abonelik yaptırmış.
Zülfü Livaneli ilkokula giderken, babası onun adına 5 ayrı çocuk dergisine abonelik yaptırmış.
Bu dergiler sayesinde okuma alışkanlığını
kazandığını anlatırken hissettiklerini de şöyle dile getiriyordu:
’Dergileri bir adam kapıya getirdiğinde bu dergiler benim
adıma geldiği için çok mutlu oluyor ve bir o kadar da gururlanıyordum.’
Bir çocuğun kitap okuma alışkanlığı edinmesiyle birlikte o
yaşlarda bu duyguyu yaşaması ne kadar güzel bir şey diye düşündüm ve aklıma
yıllar önce yeğenlerim 8-9 yaşlarındayken doğum günlerinde aynı şeyi onlar için benim
de yaptığım aklıma geldi. Büyük yeğenim hayvanları çok sevdiği için 'National Geographic
Kids', küçük olan için de ‘Bilim Çocuk’ dergisine onlar adına abonelik
yaptırmıştım. Ama maalesef kitap okuma alışkanlığı kazanamadılar!!
Dün
görüştüğümüzde, o dergileri aldıklarında ne hissettiklerini ve hatırlayıp
hatırlamadıklarını sordum.
Yaşça büyük olan yeğenim olayı hatırlamakta bile zorlandı.
Küçük olan ise şöyle anlattı: ‘eve benim adıma böyle bir şey gelince kendimi
büyük insan gibi hissediyordum. Kuryenin uzattığı kağıdı imzalarken
sanki büyük bir işe imza atıyormuş gibiydim’.
Çocuk yetiştirmek elbette çok zor ama o küçük insanları birer
yetişkin gibi görmek sanırım çok önemli. Ama yine de yapılan şeylerin her çocukta aynı
etkiyi bırakması da tabii ki mümkün değil.
Hikaye aynı olmasına karşı yaşanan dönemin farklı olması sebebiyle birisi kitap okuma alışkanlığı edindiğini
anlatıyor, bir başkası kendimi o an için çok
önemli hissettim diyor, bir diğeri ise hiç hatırlamıyor veya ‘hatırlasam ne
olacak ki’ modunda.
Şimdi çocukların dikkatini dağıtacak o kadar fazla konu var
ki. Zülfü Livaneli belki akşamları dergilerini karıştırıyor, onlardan sıkılınca başka
kitaplara yönelebiliyordu. Şimdi ise birden çok kanalı olan televizyonda çocukların ilgisini çeken bir
program ya da dizi bulamazlarsa bilgisayarda çok fazla seçenekleri var. O da yeterli olmazsa ellerindeki telefonla saatlerce arkadaşlarıyla aynı muhabbetleri
yapabiliyorlar.
Hatta bazen biz büyükler bile kendimizi kaptırabiliyoruz.
Eşimle bu karmaşaya kendimizi çok kaptırmamak adına bir
karar aldık. Her akşam yatmadan önce birkaç sayfa da olsa kitap okumaya
çalışıyoruz.
Ne okuduğum çok da önemli değil. Her zaman okuduğum şeyler öğretici
olmak zorunda değil. Televizyon ve bilgisayar dünyasında beynimi yoran
şeylerden uzaklaşmak ve kendimle baş başa kalabilmek için okuyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder