30 Eylül 2012 Pazar

Heyecanı Kaybetmeden Yaşlanmak

Dün eşimle beraber bir akraba ziyaretindeydik.
 
Yaşanmışlıkları olan insanlarla saatlerce sohbet edebilir ve onların hikayelerini hiç sıkılmadan dinleyebilirim.
Altmışlı yaşların sonunda olan bu akrabamızla geçirdiğimiz kısacık zaman da bana çok keyifli geldi.
 
Gençliğinde bir bankada çalışmış olmasına rağmen hayatının asıl işi her zaman müzik olmuş.
Tüm ailenin karşı çıkmasına rağmen müzikten ve çocukları gibi gördüğü müzik aletlerinden asla vazgeçmemiş.
İlk kez komşusunun evinde yapılan nişanda çalması için çağırıldığı günü anlatırken sanki o günkü heyecanı yeniden yaşıyordu.

Evine şimdiye kadar 16 adet piyano girmiş-çıkmış. Uzun yıllar müzik aletlerinin akort edilmesinden ve tamirinden para kazanmış.
Kınalı adada geçen 2 yıl boyunca yaşadıklarını öyle güzel anlattı ki şu anda okuduğum Şakirpaşa ailesindeki insanlardan birisiyle sohbet ediyormuşum gibi geldi:)
Şimdi yaşadığı apartman dairesinde maalesef komşuları rahatsız olabilir diye piyanosunu çalma fırsatı yok. Evinin camından denizi de göremiyor.
Ama yine de hayata karşı o kadar heyecanlı ki hayran olmamak imkansız.
 
Evinde bulunan bir kilise piyanosunu sattığı bey'in ona hediye ettiği kitapları odasından almaya koşarak gitmesi, kitapları heyecanla getirip tek tek bize anlatması,
kitaplardan bölümleri okuması gerçekten görülmeye değerdi.
 
Woody Allen'in emekli olmayı ölmekle eşit gören bir karakteri canlandırdığı Roma'ya Sevgilerle adlı filmi de aynı hafta sonu izlemiş olmak pek manidar oldu.
 
Düşündüm de şu anda bana böyle heyecan veren bir şey yok hayatımda.
İnsanların belli bir yaştan sonra çalışma hayatına son verdiğinde de hayata sıkıca tutunabilmeleri için onlara keyif veren ve heyecan duyacakları bir hobileri
mutlaka olmalı diye düşünüyorum artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder