Bu sabah çok erken
kalktım. Aslında her zaman yapmam gerektiği gibi:)
Bugünü dışarıda
geçirmeye karar verdiğim için erkenden evden çıktım. Cadde'de yaptığım yürüyüşün
ardından sokağımızın başında bulunan cafedeki yerimi
almıştım.
Kahve eşliğinde
okuduğum kitaba öylesine dalmışım ki 3 saatten fazla oturduğumun farkına
varmadım.
Hani şu
bahsettiğim 'Şakir Paşa Ailesi' adlı kitapta adı geçen teyze kızı Füreya'nın
hayatını okuyorum bu günlerde.
Şirin Devrim'den
dinlediğim ailede çok fazla adı geçmemekle birlikte Atatürk'ün yakın arkadaşı
Kılıç Ali ile evli olduğunu öğrenmiştim Füreya'nın.
Ama bu kitapta
anlatılanlar öylesine etkiledi ki kitabı elimden bırakamadım.
Füreya, ailede
sanatla ilgilenmeyen nadir insanlardan biri. Genç yaşta yaptığı iki
evlilik ve hamilelikleri ayrı hikaye.
Hatta, Atatürk'ün en yakın arkadaşı olan Kılıç Ali ile evlenme
sebebini; 'Atatürk'e 9 yaşından beri hayran hatta aşık olduğumdan O'na yakın
olabilmek için Kılıç Ali'nin
evlenme teklifini
kabul ettim' diye anlatıyor.
Bu evlilikle
birlikte gerçekten de tüm zamanını Atatürk ve yakın çevresiyle geçirmeye
başlıyor. Kitapta Atatürk'ün son günlerine de yer verilmiş.
Daha önce Şirin
Devrim'den dinlediğim Şakir Paşa Ailesindeki tüm çılgın insanlar bu
sefer Füreya'nın gözünden anlatılıyor Ayşe Kulin'in
kelimeleriyle.
Bursa'daki kötü
evliliğin üzerine Ankara'daki Atatürk'lü muhteşem günler ve Atatürk'ün ölümüyle
depresyona giren Kılıç Ali'nin ardından verem teşhisi konan
Füreya'nın
hikayesini soluksuz okudum bugün. Verem teşhisinden sonraki hikayeye yarın devam
ederim artık.
Cafeden çıktıktan
sonra sahilde yaptığım yürüyüş de ruhuma çok iyi geldi. Ah bir de sokak kedileri
ve köpekleri olmasa...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder