4 Haziran 2012 Pazartesi

Rüyalarımız için Sabretmeyi Öğrenmek...


En uzun rüyanın 90 saniyeyi geçmediğini okumuştum. Halbuki benim rüyalarım o kadar uzundur ki.  Ve çoğu rüyamı en ince detayına kadar hikaye gibi anlatabilirim.
Yaklaşık 15 sene önce ilk kez evden ayrıldığımda babamın da işi sebebiyle istanbul dışına yalnız başına gitmesi üzerine gördüğüm rüyadan ağlayarak uyanmıştım.Rüyamda babamı ölmüş gördüğümde sanki acısını hissetmiştim. O günden sonra beni bu kadar etkileyen başka bir rüya görmedim ta ki dün geceye kadar.
Büyük bir hayvan tarafından saldırıya uğrayan annemin çığlıklarını duyduğumda olayın olduğu yere doğru koşarken bir yandan da hayvana vururken ya anneme de vurursam diye düşünüyordum. Uyandığımda karnımın içinde- göğsümde- hatta bileklerimde annemin acısını hissediyordum.

Tabii bundan sonra uzun süre uyuyamadım. Yatakta dönerken odaya giren sivri sineğin ısırmasıyla kendime geldim. Huzursuzluğum azalmak yerine daha da artıyordu. Henüz geceyarısı olduğundan yapabileceğim pek birşey yoktu. Annemin sesini duymaktan başka hiçbirşeyin bana iyi gelmeyeceğini çok iyi biliyordum. Ama sabah olmasına daha çok vardı. Bu arada benim yatakta dönmelerimden olsa gerek eşim uyandı ve ona rüyamı kısaca anlattığımda elimi tutarak ‘annen iyi merak etme yarın sabah ararsın’ diyerek sakinleştirmeye çalıştı. Ama ne mümkün uykum kaçmıştı bir kere. Kalkıp salona geçsem biliyorum ki eşim de beni merak edecek ve kalkacaktı. Sabah çok erken kalkıp işe gideceği için uykusu bölünmesin diye bu fikrimden vazgeçtim. Bu sefer kafama takılan banyodaki koku aparatının sesiydi. Belli aralıklarla verdiği  koku ile birlikte çıkardığı ses ilk kez beni rahatsız ediyordu. Biraz daha yatakta döndükten sonra rahatlamamı sağlayan şeyi annemden öğrenmiştim. Bildiğim tüm duaları okumak ve sıkıntımın geçmesini dilemek. İlahi güç izin verirse sabah olacak ve ben rahatlayacaktım. Elimden geleni yaptıktan sonra bana kalan sabırla beklemekti.

Hayatta olmasını dilediğim birkaç şey var. Onların olması için de sabahın olmasını sabırla beklemem gerekiyor.
İlahi güç izin verirse dileklerim de gerçekleşecek tabii ki. Ama önce bana düşen görevleri yerine getirmeliyim. Sonra bildiğim tüm dualar ve dileklerimi dilemeli odadaki sinek ve koku aparatı gibi hayatımı etkileyecek dış sesleri duymazdan gelmeyi öğrenmeliyim. Amacıma ulaşmak için yapmam gerekenleri yaparken sevdiklerimin istekleri ve rahatını da unutmamalı gerekirse fedakarlık etmeli ve yaşadığım sıkıntılar onları üzeceği için kendi içimde yaşamalıyım.Bu zor dönemde biliyorum ki annemin bana öğrettiği inanç ve iyimserlikle birlikte elimi tutan eşimin desteği ile sabah daha kolay gelecek.

Eğer sabah olmaz ise zaten o zaman da kader diyeceğim. Demekki olmaması gerekiyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder